Thief [BLACKBOX] - Full - Hızlı - Torrent

THIEF 4 TORRENT İNDİR

“Mahallemizin sevimli hırsızı Garret”

Günümüzde sinematikleşmeye başlayan oyunlar ve oynanış mekanikleri, belli türleri neredeyse yok etmeye başladı. Yok olmaya başlayan, en azından bildiğimiz halinin dışında bir şeye dönüşen bu türlerden biri de gizlilik. Splinter Cell serisi son oyunlarıyla gizlilikten çıkmaya başlarken, Assassin’s Creed gibi temelinde gizlilik unsuru barındırarak yola çıkan oyunlar, işi iyice aksiyona döktüler. (MGS ve Dishonered’ı ayrı tutuyorum tabii ki.)

Peki Thief bu anlattıklarımın neresinde yer alacaktı? Eskisi gibi tam anlamıyla ‘hardcore’ bir gizlilik mi olacaktı, yoksa bu değişime ayak uydurarak daha farklı bir yola mı girecekti? İşte dostlar, Thief’i ilk duyduğumda aklıma takılan ilk soru da bu oldu. Nihayetinde çözdüğüm bu soruların cevaplarına gelin beraber bakalım.

Thief’in geliştiricisi Eidos Montreal öncesinde Deus Ex gibi unutulmaya başlayan bir seriyi aldı ve Deus Ex: Human Revolution ile tekrar hayat verdi. Hem de ne hayat vermek! Aynı firmanın Thief’in yeniden yapımında başrol olacağını duyduğumda da yine aynı beklentilere girdim. Thief’in 2014 versiyonu ile serinin tekrar şahlanacağını düşündüm. Fakat bu kez formül tutmamış.

“Abi adam çalıyor ama yapıyor da…”

Thief’in bu 2014 versiyonuyla hikayenin başına dönüyoruz. (Düşünün daha Garret’in gözü yerli yerinde duruyor.) Oyunumuzun başında Erin isimli bir kadın hırsızla beraber bir görevdeyiz. Amacımız bir nesneyi çalmak. Fakat bu nesneyi tam çalacağımız sırada işin içinde bir bit yeniği olduğunu anlayan Garret, görevden vazgeçiyor. Dolayısıyla koruyup, kolladığı Erin’i de vazgeçirmeye çalışıyor. Fakat Erin dediğimiz hanım kızımız biraz hoppidik. Söz dinlemiyor ve nesnenin peşinden tek başına gidiyor. (Bu arada nesnenin büyülü bir cisim olduğundan bahsetmiş miydim? Peki, nesneyi çalacağımız insanların, bu nesne ile bir ritüele girdiklerinden?) Erin kızımız da tam bu ritüelin ortasında içeri dalıyor. Biz Erin’i oradan almaya çalışırken koca bir ışık hüzmesi veeee... BUM!

Kahramanımız Garret, bu olayın ardından derin bir sessizliğe gömülüyor. Uyandığında fark ediyor ki aradan uzun bir zaman geçmiş, uzun bir süredir nerede olduğundan ve ne yaptığından haberi olmayan Garret, kendisi gibi Erin’in de nerede olduğundan habersiz, üstüne üstlük gözlerinden bir tanesi de deforme olmuş (upgrade olmuş desem daha doğru olur gerçi). Garret da, “Arkadaşım neler oluyor?!” diyerek yola koyuluyor ve hem büyülü nesneyi, hem Erin’i, hem de kendisinin nerelerde olduğunu araştırmaya başlıyor.

Thief’in hikaye açısından bir sıkıntısı yok. İçerisinde her zamanki gibi fantastik unsurlar da barındıran hikaye oyunun en ilgi çekici taraflarından biri. Üstelik hikaye anlatımı da fena değil. Daha sade bir tarz ile hikayeyi oyunculara aktarmaya çalışan Eidos Montreal, süslü ara sahnelere gerek duymamış. Bana kalırsa Thief gibi bir oyun için doğru seçim olmuş. Ağır ve karanlık bir havası olan Thief’in ara sahnelerinde de bu havayı hissetmeye devam ediyorsunuz.